Tevella ve Teberra sözcükleri birbirine zıt olan anlamları içermektedir. Özetle; Allah'ın dostlarına dost olmak ve düşmanlarına da düşman olmaktır. Allah Rasûlü (s.a.a) şöyle buyuruyorlar: "Amellerin en üstünü Allah için sevmek ve Allah için buğz etmektir."
TEVELLA; Hz. Peygamberi, Ehl-i Beyt''ini sevmek, onları sevenleri sevmek ve dost olmaktır dolayısıyla Ehl-i Beyt'e sıkı sıkıya bağlı olmaktır.
Peygamberimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur : "İmanın en sağlam esası; Allah için sevmek, Allah için buğzetmek, Allah'ın vasilerine tevella, Allah'ın düşmanlarına da teberradır."
Tevella, tam bir teslimiyetle Allah'ı, Peygamber'i ve Ehl-i Beyt'i sevmeyi gerektirir. Peygamberimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Beni kendisinden çok sevmeyen kimse Allah'a iman getirmemiştir. Benim Ehl-i Beyt'imi kendi ehlinden çok sevmeyen kimse de öyledir."
Peygamberimizin (s.a.a) 23 yıllık yaptığı davetine karşılık bizden istediği tek şey Ehl-i Beyt'ine sevgi ve bağlılığımızdır. "Ey Muhammed! İnsanlara de ki; size getirmiş olduğum bu davetime karşılık bir ücret istemiyorum. Yalnızca yakınlarıma (Ehl-i Beyt'ime) sevgi ve bağlılığınızı istiyorum." (Şura: 23)
TEBERRA: Uzak durmak, sevmemek, itaat etmemektir. Allah, Peygamber ve Ehl-i Beyt'inden bizi alıkoyan her şeyden uzak durmaktır. Zalime, sömürücüye, haksıza, riyakâra karşı olmaktır. Allah'a, Peygambere ve Ehl-i Beyt'e düşman olanlardan uzak durmaktır. Allah'a ve ahiret gününe inanan bir topluluğun Allah'ın ve Rasulü'nün sınırlarına aykırı hareket edip onlara karşı gelen birini sevmesi ve onlara muhabbet beslemesi asla mümkün değildir.
Soru; Hz. Musa'yı seven, Firavun'u sevebilir mi? Hz. Peygamber'i (s.a.a) seven, Ebu Cehil'i sevebilir mi? Hz. Ali'yi seven, Muaviye'yi sevebilir mi? Hz. Hüseyin'i seven, YezİT'i sevebilir mi?
Bir kalpte aynı anda hem nefret hem sevgi bir arada olmaz. Eğer bir kalpte hem hak, hem de batıl varsa, o kalpte problem var demektir. Hakkın muhabbetinin olduğu bir kalpte batıla yer yoktur.
"Allah'a ve âhiret gününe inanan bir topluluğun, Allah'a ve Rasûlü'ne düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsin"(Mücâdele: 22) ayetini müfessirler şöyle tefsir eder: "Gerçek imana sahip olup, tevhitte samimi olan bir kimse, bid'atçı biriyle birlikte oturmaz ve onunla yemek yemez. Aksine ona karşı olan düşmanlığını ve buğzunu gizleyemez. Bid'atçıya yaranmaya çalışan kimsenin kalbinden yüce Allah yakîni, iman tadını giderir. Allah ü Teâlâ, bid'atçının yüzüne gülen kimsenin kalbinden iman nurunu çekip çıkarır."
Hadis-i kudsinin beyanı ortadadır: Hz. Allah buyuruyor ki, "İzzetim hakkı için dostlarıma dost olmayan, düşmanlarıma düşman olmayanlar benim rahmetine nail olamazlar."
Tevella ve Teberra kavramları, imani bir duruşu ve bir tavrı sembolize eder. Peygamber ve Ehl-i Beyt'in şahsında bir bütün halinde doğrulardan taraf olmayı ve haksıza karşı durmayı temsil eder.
Evet sevgili okurlar, yukarıda ortaya koyulan hakikatler ışığında bir muhasebe yapar isek acaba duruşumuz kimden yanadır?..
Allah'ın haram kıldığını helal, helal kıldığını haram yapanlardan yana mıyız yoksa hakla batılı birbirine bocalayıp din diye satan Muaviye'lerin safında mıyız?..
17-04-2021