Hikaye odur ki:günlerden bir gün bir Allah dostu Kabe'yi ziyaret için Mescidi Haram'a gelir, fakat ne görsün Kabe yerinde yok. Çok şaşırır taacüp eder.Göklerden şöyle bir nida gelir:"Kabe, Rabiat'ül Adviyye hazretlerini tavaf etmektedir. Rabiat'ül Adviyye de bir Allah dostu, maneviyatta bir büyük sultan...
Bu hikayeyi duyunca merhum Haydar Hocamızın;"Allah taştan topraktan bir yapı olan Kabe'ye tecelli eder de kamil insana tecelli etmez mi?"manasındaki sözü akıllara geliyor. Kaldı ki:bir kudsi hadiste:"Ben yerlere göklere sığmam,mümin kulumun kalbine sığarım." Buyrulmaktadir."Gönülleri tavaf etmek " şeklinde bir deyim olduğunu da biliyoruz.
Şimdi sizlerle merhum Haydar Hocamızın "Makalat "isimli eserinden bir bölüm paylaşmak isterim: Hazreti Musa:"Ya Rabbi, bana Cemâlini göster, Sana bakayım. " Dediğinde;Cenab-ı Hak:"Beni göremezsin " buyurdu.
Ârifler,"Sen, sende iken Beni göremezsin "denildi. Diyorlar. Onun için "ben"in ortadan kalkması şart. O zaman belâ gerek.
Hz.Peygamber buyurdu:"Allah sevdiği kuluna belâ verir. "
Gönül gözlerimizin açılması ve Cenab-ı Hakk'ı müşahede edebilmesi için benliğin,egonun terbiye olması ve aradan çekilmesi şarttır.
Hz.Ali (keremallahu veche):"Ben görmediğim Allah'a ibadet etmem buyurdu. Niyazi Mısri hz.de :"Çekilirsen aradan/ Geri kalır Yaradan " demişti.
Allah Teala'nın bizlere verdiği sıkıntılar benliğimizi yıkmak terbiye etmek içindir. Sapı samanı taneden ayırmak için başaklar dövenle dövülür, rüzgarda savrulur. En büyük sıkıntıları peygamberler ve varisleri evliyalar çekmişlerdir. Fakat mükafatları da büyük olmuştur.