Sansür yasasına ’Atatürk ve telgraf’ örnekli tepki

Sansür yasasına Atatürk örnekli tepki; Gençlerin telgrafı elinden alınmak isteniyor
- Atatürkçü olmak dindar olmayı, dindar olmak Atatürkçü olmayı gerektirir
- TOKİ’ye 8 milyon başvuru bir utanç göstergesidir
- Türkiye'de başörtüsü sorunu yok
- Atatürk’e deccal diyen, FETÖ’nün lider olarak gördüğü Said Nursi ile nereye varmak istiyorsunuz?
- Aday noktasında toplumun istekleriyle kavga etmenin hiçbir manası yok
- Tarihe not düşelim; Erdoğan anayasaya göre üçüncü kez aday olamaz
- BTP Lideri Hüseyin Baş Habertürk TV’de konuştu

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, Habertürk TV’de katıldığı Teke Tek programında Fatih Altaylı’nın sorularını cevaplandırdı.

Programda ilk soru BTP’nin merhum lideri Prof. Dr. Haydar Baş’ın Atatürk’e bakışı oldu.
“Babamın Atatürk çizgisi hep vardı. Aynı zamanda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeniydi ve dindar bir insandı” diyen Hüseyin Baş şöyle devam etti; “Babam kendini, Atatürkçü, laik ve çağdaş bir insan olarak tanımlardı. Aslında Türk kimliğinin de özü budur. Atatürk bu ülkeyi Müslümanlarla kuruyor, kendi kimliği de dindar bir kimlik. Meclis'in ilk yıllarındaki konuşmalarıyla, Çanakkale'de askeri motivasyon biçimiyle bunu gözlemliyoruz. Babam, 'Atatürkçü olmak dindar olmayı da gerektirir, dindar olmak Atatürkçü olmanın zorunluluğudur” derdi. Yani ben hem dindarım hem Atatürk'e uzağım diyen birisi emin olun ki, başka birileri tarafından manipüle edilen, kullanılan yapılardır, insanlardır. Eğer Atatürk olmasaydı biz olmayacaktık, eğer Atatürk olmasaydı bugün Atatürk'e muhalefet eden insanlar da olmayacaktı. Dolayısıyla bunun kıymetini bilmek zorundayız.  O'nun kıymetli annesine ağıza alınmayacak şeyler söylendiğinde en net duruşu da babam ve BTP koymuştur. Biz bununla ilgili çok ciddi çalışmalar yaptık. O yüzden biz Atatürk'ten taviz vermeyen, Cumhuriyetin kuruluş ilkelerine her zaman sadık kalmış bir yapı olarak devam edeceğiz”

2002’den bu yana hiçbir şey iyi olmadı

AKP iktidarına ilişkin görüşü de sorulan Hüseyin Baş, “2011'e kadar iyiydi” şeklindeki ifadelere katılmadığını belirterek, “Bunu katiyen reddediyorum. Bu ülkede 2002 yılından bu yana hiçbir şey iyi olmadı. Atatürk'ün ilkeleriyle, Cumhuriyetin öz değerleriyle, milletimizin öz kodlarıyla kavga edildiği bir ortamda iyi hiçbir şey çıkmaz. İyiymiş gibi görünen bir şeyler olabilir, bu elbette mümkün ama bunun iyi tarafı yoktur” dedi.

Sansür yasasına ‘Atatürk ve telgraf’ örnekli tepki

TBMM gündemindeki dezenformasyon yasasını da değerlendiren Hüseyin Baş, “Sansür yasası şuna benzer; Atatürk milli mücadeleyi yaparken en çok faydalandığı şey telgraf. Hatta telgraf müdürlüğüne Refik Halit Karay başında, İstanbul hükümetinden talimat geliyor ve deniyor ki ‘Mustafa Kemal Paşa'nın hiçbir bildirisi, hiçbir yere yollanmayacak, iletişim kesilecek’ deniyor.  Atatürk de telgrafı ele geçiriyor ve haberleşmeyle birlikte bütün bir milli mücadeleyi organize ediyor. Şimdi biz milli mücadele yaşamıyoruz ama gençlik mücadelesi yaşıyoruz. Aslında bizim telgrafımız elimizden alınmaya çalışılıyor. Sosyal medya bizim telgrafımız, sosyal medya bizim kandırılamadığımız alan, manipüle edilemediğimiz alan. Troller manipüle ediyor ama kimin ne olduğu belli olan bir alan” dedi.

“Erdoğan sanki iktidarı yeni almış gibi konuşuyor”

TOKİ’nin konut kampanyasına getirdiği ‘Tokiyye yapıyorlar, yapamazlar’ şeklindeki eleştirisi de BTP liderine soruldu. Hüseyin Baş’ın bu soruya cevabı şu şekilde oldu; “Ben hükümetin şu yönünü biliyorum; yerli uçağımız göklerde, yerli tankımız sınırlarda, otomobilimiz şuralarda vs. Hiçbir şey yok ortada. Ortada olan tek bir gerçek var, bir sarayımız var bizim ve o sarayın masraflarını karşılamak için bugün halk olarak didiniyoruz.  250 bin konut vereceksiniz. Şu an itibariyle 8 milyona yakın insan başvurmuş. Demek ki ülkede aylık geliri 14 bin liranın altında olan, hiçbir evi, tapusu olmayan 8 milyon insan var. Bu bir utanç göstergesidir, bu benim gözümde bir rezalettir. Cumhurbaşkanımız ve AKP hükümeti bugün öyle bir konuşuyor ki, sanki ülkeyi ikimiz yaklaşık 20 yıl koalisyonla yönetiyoruz, biz gitmişiz yerimize bu hükümet gelmiş ve bize ‘siz yapamadınız, ben şunları yapacağım' diyor. Bunu yıllardır başarıyla yapıyorlar. Demek ki burada muhalefeti de sorgulamak lazım.”

“Başörtüsü sorunu yok, bu başörtülülere de hakaret”

Başörtüsü tartışmalarına da değinen Hüseyin Baş, “Türkiye'de başörtüsü sorun olarak değerlendirilemez. Bugün öyle bir sorun yok. Başörtülü hakim var, öğretmen var, kamuda başörtülü görev alınabiliyor, sokakta gezilebiliyor” dedi ve şöyle devam etti; “Ben eşi başörtülü biri olarak bunu söylüyorum, böyle bir gündemimiz yok. Başörtüsü veya başkaca giyim kuralları yasalarla belirlenmez, bunlar yönetmelikle belirlenir.  Böyle basit bir hususu yasa meselesine taşıyınca, AKP'nin yıllardır tencerenin dibini sıyıra sıyıra kendi lehine yonttuğu bir olay olunca onun kâr hanesine yazıyor. Burada beni rahatsız eden bir durum da şu; Bu, toplumdaki başörtülülere bir hakaret de sayılabilir. Siz diyorsunuz ki, ' ben bir siyasal atraksiyon yapacağım ve bu atraksiyon karşılığında oy alamadığım kitleyi veya hükümet partisine oy veren kitleyi kendime çekeceğim. Peki siz başörtülülerin AKP’li olduğunu nereden çıkarıyorsunuz? Başörtülülerin Cumhuriyet ilkeleriyle karşı karşıya olduğunu nereden çıkarıyorsunuz? Bu bence çok kötü bir girişim.”  

Kılıçdaroğlu’na Said Nursi eleştirisi

Hüseyin Baş, Kılıçdaroğlu’nun ‘helalleşme’ söylemi üzerine de dikkat çekici değerlendirmeler yaptı.
BTP lideri, “Helalleşme diyorsunuz. Siz hangi suçun failisiniz de helalleşme diyorsunuz? Burada ben ülkenin yönetimini ele alacağım, devlet olarak belli insanlarla helalleşeceğim' diyorsunuz. Devlet ne yapmış bugüne kadar. Hangi suçun faili devlettir? Devleti suçlayamazsınız. Devletin belli kişiler tarafından yönetildiği dönemlerde o kişilerin bazı yanlışı olmuş olabilir ama böyle bir lügat siyasi etiğe de yakışır bir lügat değildir. Buna ihtimal vermek istemiyorum ama bu helalleşme günün sonunda Ermenistan ile helalleşmeye gider. Tehcir dersiniz, soykırım dersiniz ve Ermenilerle helalleşmeye gidersiniz. Bu helalleşme söylemi, 55'lerde şunu yaptık diyerek Rumlarla helalleşmeye de gider. O'nun yanı sıra Kılıçdaroğlu, Said Nursi’ye yakın insanları ziyarete gitti. Bakıyorsunuz bu, Atatürk'e deccal diyen bir isim. Bu, Fethullah'ın ve örgütünün kendisine lider olarak gördüğü kişi ve bunu birçok yerde açıklıyor, siz bunu ziyaret ederek nereye varmak istiyorsunuz?”

Altılı masaya İmamoğlu ve Yavaş çağrısı

Cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmalarına ilişkin tavrını da açıklayan Hüseyin Baş, altılı masaya şu şekilde seslendi; “Aday noktasında toplumun istekleriyle kavga etmenin hiçbir manası yok. Toplumun anketlerde oy veririm dediği insanlar belli. Bu kişilerde bir problem yok zaten, vatanperver insanlar. Bunu da Ekrem Bey ve Mansur Bey için söylüyorum, aday yapın ne engel ki?”

“Erdoğan anayasaya göre üçüncü kez aday olamaz”

BTP lideri Baş, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üçüncü adaylığı konusunda ise, “Erdoğan her koşulda aday olmak istiyorsa aday olur. Bunun önünde Türkiye'de duracak bir güç yok. Ama ben hukukçuyum, şu iki noktayı ayırt etmemiz lazım; Tayyip Erdoğan ile yarışmak başka bir şey, O’nun üçüncü kez adaylığını meşru görmek başka bir şey. Bugün Erdoğan'ın üçüncü kez adaylığı anayasaya aykırıdır, net bir şekilde bunu söylüyorum. Eski bir Anayasa Mahkemesi başkanıyla bu konuyu birebir konuşup mütalaa ettiğim için bu rahatlıkla söylüyorum. Tarihe bunu not düşmemiz lazım; 2023 seçimlerinde Türkiye'de Cumhurbaşkanı adayı olmaması gereken kişi üçüncü kez cumhurbaşkanı adayı oldu... Bunu tarihe not düşmek zorundayız” dedi.

<Sansür yasasına ’Atatürk ve telgraf’  örnekli tepki