Özelleştirmelerin sonu açlık ve parçalanmak

Kader değil, iş bilmezlik !

Göçük altında kalan AKP iktidarıdır

 

Ordu’da düzenlenen ‘Mevzu Ekonomi Çözüm Milli Ekonomi Modeli’ programındaki konuşmasına Bartın’da şehit olan 41 madenciyi rahmetle anarak başlayan BTP lideri Hüseyin Baş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın '24 saat geçmeden bütün bedenleri çıkardık’ dediğini hatırlatarak, “Göçük altında hiçbir beden kalmamış olabilir, ama bugün AK Parti iktidarı göçük altına gömülmüştür. Bu kader değil, iş bilmezliktir.” dedi

 

Bağımsız Türkiye Partisi’nin (BTP) organize ettiği ‘Mevzu Ekonomi Çözüm Milli Ekonomi Modeli’ program serisinde son durak Ordu oldu.

BTP kurmaylarının da kısa birer konuşma yaptığı programın finalinde kürsüye gelen BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, konuşmasına Bartın’da şehit olan 41 madenciyi rahmetle anarak başladı.

Hüseyin Baş, “Bartın’da 41 madenci kardeşimiz şehit oldu. 41 aile, 41 evlat, 41 baba, 41 hane canlarını yitirdi. Ne yazık ki Sayın Cumhurbaşkanımız “kader” dedi. Ve “24 saat geçmeden göçük altından bütün bedenleri çıkardık” diyerek övündü. Göçük altında hiçbir beden kalmamış olabilir, ama bugünü bir kenara yazın, bugün AK Parti iktidarı göçük altına gömülmüştür” dedi.

 

Kader değil, iş bilmezlik

 

Maden faciası ile ilgili olarak iktidar kanadından gelen söylemleri de eleştiren BTP lideri Baş, “İnsan hayatının bu kadar değersizleştiği, insanın bu kadar kıymetsizleştiği hiçbir dönem olmamıştır. İnsanın bu kadar sömürüldüğü, 3 kuruş için canına kastedildiği hiçbir dönem görmedik. Ve 20 yıldır sömürülüyoruz, 20 yıldır öldürülüyoruz, 20 yıldır yok ediliyoruz, 20 yıldır canımıza kastediliyor” dedi.

BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, konuşmasını şöyle sürdürdü; “Tek kelimelik bir açıklama: ‘Kader.’ Bunun kaderle hiçbir alakası yok. Sizin kader dediğiniz şey aslında sizin ihmalkârlığınız, sizin iş bilmezliğiniz, sizin insana kıymet vermeyişinizden kaynaklanıyor. Senin açtığın çukurda 41 can hayatını kaybetti. Bunun kaderle hiçbir alakası yok. Avrupa ve Amerika’daki maden işletmelerinin sizin kurduklarınızdan 130 kat daha güvenli olması da kader mi? Ve o göçüğün altına gömdüğümüz AK Parti hükümeti, o ailelere hesap verecektir. Bize değil, siyasete değil, o ailelere hesap verecektir. 14-15 yaşındaki bir çocuk facianın olduğu bölgede babasını arıyor. Yeminle söylüyorum, bu tabloyla dünyanın herhangi bir yerinde iktidar değişir. İnsan canı bu kadar kıymetsiz olabilir mi?”

 

Hükümetin dördüncü Y’si

 

Konuşmasında AKP hükümetinin 3Y söylemi ile, yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklarla mücadele parolası ile yola çıktığını hatırlatan BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, Cumhurbaşkanın “yol” olarak açıkladığı dördüncü Y için şu ifadeleri kullandı; “Geçen Cumhurbaşkanı “biz dördüncü Y’yi de ekledik, yollar yaptık” dedi. Yol falan yapmadınız. Siz yoksulluğun, yolsuzluğun, yasakların yolunu yaptınız. Sizin dördüncü Y’niz o. Müflis tüccar eski defterleri karıştırırmış. Şimdi döndüler aynı şeye, başa sardılar; “Yoksulluğu bitireceğiz, yolsuzluğu bitireceğiz.” Sanki ülkeyi biz yönettik, sanki bütün bu berbat tablonun sorumlusu biziz.”

 

‘AKP’ye oy verirsen oyun boşa gider’

 

Bağımsız Türkiye Partisi’ne oy vermek isteyenlerin çok olduğunu ama ‘oyum boşa gider’ kaygısı taşıdığını belirten Hüseyin Baş, “Bir korkunuz var. Diyorsunuz ki “Sana oy vereceğim, ama oyum boşa gider.” O zaman bana vermeyin, gidin onlara verin, oyunuz kesin olarak boşa gitsin. Sanki çok dolu yerlere oy veriyormuşsunuz gibi… Sizin oyunuz 20 senedir boşa gidiyor. Nereye atarsanız atın. 20 senede bir doluyu tutturamamak da enteresan” diye konuştu.

 

Osmanlı’yı çöküşe enflasyon götürdü

 

Türkiye’nin Osmanlı imparatorluğunun son dönemlerindeki gibi ağır enflasyonla karşı karşıya olduğunun altını çizen Hüseyin Baş, Osmanlı’yı çöküşe götüren enflasyonun tarihte gizli kalmış boyutlarını şöyle anlattı; “Dünyada sömürgecilik yayılınca Osmanlı’da enflasyon başladı deniliyor. Şimdi size Osmanlı’da neden enflasyon olduğunu söyleyeceğim, bu hiçbir yerde yazmaz. Yıllardan 1808. Osmanlı imparatoru bir imza atıyor. Bu imzanın adına Sened-i İttifak diyoruz. Şimdi bu Sened-i İttifak’ta padişahımız ayanlarla anlaşıyor. Ayanlara diyor ki; “ben size bazı özel haklar tanıyacağım. Siz de beni Anadolu’da insanlara güzellikle anlatacaksınız. Bana başkaldırmaların önüne geçeceksiniz. Bu da bir yere benziyor mu? Bugün karşılığı var mı? Sonra bu ayanlara bir imtiyaz tanınıyor. Osmanlı’da vergi tımar sistemi ile toplanırdı. Daha sonra tımar kaldırılıyor ve iltizam denilen bir sistem geliyor. İltizam açık artırma demek. Osmanlı bu ayanlara diyor ki; “Siz bulunduğunuz bölgelerde vergiyi bana önceden verin, mesela ordunun 200 liralık 2 yıllık vergisini önden bana verin, vergi toplama hakkı sizin olsun.” Bu ayan bunu kâr elde etmek için yapıyor. Ayan da geliyor size diyor ki; “2 sene içinde bana 400 lira vergi ödeyeceksiniz.” 400 lira sizden vergi alıyor. Ve öyle bir tahsilât yapıyor ki, çiftçiyi esnafı dövüyor, eziyor. Üreticinin tamamı da “benim bu parayı çıkarmam lazım” diyerek ürünlerine zam koymaya başlıyor. Halk artık ürünleri satın alamaz hale geliyor ve enflasyon oluşuyor. Bu oluşan enflasyon halkı kıtlığa ve fakirliğe itiyor. Osmanlı’da yıkılışın sebebi olan enflasyonun temel sebeplerinden biri milletin borcunun veya alacağının birilerine peşkeş çekilmesi olarak ortaya çıkıyor.”

 

Özelleştirmelerin sonu açlık ve parçalanmak

 

Sözü günümüze getiren BTP lideri Hüseyin Baş, Osmanlı’da yapılan hataların bugün aynı şekilde özelleştirmelerle yapıldığını belirtti ve şunları ekledi; “Şimdi bugün ne yaşıyoruz? Sizin olan SEKA’yı özelleştirdiler, sizin olan Elektrik Dağıtım Şirketlerini özelleştirdiler. Sizin olan TEKEL’i özelleştirdiler. Sizin olan bankaları özelleştirdiler. Sizin olan şeker fabrikalarını özelleştirdiler. Ve siz ne yaşıyorsunuz? Bu saydığım tüm ürünlerde pahalılık yaşıyorsunuz. Bakın bunu daha önce bizim atalarımıza yaptılar, bugün aynısını yapıyorlar. Bunun sonunda açlık var, kıtlık var. Bunun sonunda işin en kötüsü darmadağın olup parçalanmak var. Buna bir an önce dur diyeceğiz. Biz ne yapacağız? Onlar babalar gibi sattılar, biz babalar gibi geri alacağız.”  

 

Yandaş kanallar İsrail güzellemesi yapıyor

 

Konuşmasında ülkemizde toplumsal hafızanın çok zayıf olduğuna dikkat çeken BTP lideri Hüseyin Baş, Türkiye-İsrail ilişkileri üzerinden örnek verdi.

Dünün düşmanının bugünün kadim dostu ilan edilmesini değerlendiren BTP lideri, “Dün bizim en büyük düşmanımız kimdi? İsrail. Bugün yandaş kanalları izliyorum. Gerine gerine İsrail güzellemesi yapıyorlar. İsrail’in doğalgazının geçiş noktası Türkiye olacakmış. O kadar mutlular ki... Gerine gerine anlatıyorlar. Dün düşmandı bunlar, dün biz sokakta kola döktük, one minute dedik. Ne oldu? Şimdi en kadim dostumuz oldu. Sarayda ağırladılar. Hahamlara el açtırıp dua ettirdiler, arkalarına geçip ellerini açıp amin dediler. Kimler? Müslümanlar... Ve bugün dost oldu o İsrail. Ben devlet düşmanı değilim. Hani beni bir gün iktidara taşıyacaksanız İsrail’e savaş açacak diye taşımayın. Öyle bir derdim yok. Ama ben sizi kandırmam. İsrail düşmanıyım diye kandırmam. Ben Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin çıkarlarını, milletinin çıkarlarını her platformda savunurum ve korurum. Bunun dışında benim kralı ile işim olmaz. Benim ne dostum olur, ne düşmanım. Benim hesap vereceğim bir tane irade var, o da bu Türk milletinin iradesidir” dedi.

 

 

 

<Özelleştirmelerin sonu açlık ve parçalanmak