Bireyin intihar edebileceğini veya intihar etmeye meyilli olduğunu gösteren işaretleri tespit etmenin, intiharı önlemede anahtar rol oynadığını belirten uzmanlar, bu işaretlerin zamanında dikkate alınması gerektiğini vurguluyor. İntihar eden kişilerin büyük çoğunluğunun teşhis edilebilir bir ruhsal hastalığa sahip olduğunu kaydeden uzmanlar, depresyonun en yaygın intihar nedenlerinden biri olduğuna dikkat çekiyor.
09-02-2021Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Dilek Sarıkaya, intiharın her yıl 800 binden fazla kişinin hayatını kaybetmesine neden olan çok önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu söyledi.
İntihar düşüncesi umutsuzluk ve acı ile ilgilidir
Dr. Öğretim Üyesi Dilek Sarıkaya, “Ülkemizde son 10 yılda yaklaşık 32 bin kişi, 2019 yılında ise 3 bin 406 kişi intihar sonucu hayatını kaybetmiştir. İntihar davranışı, genetik, biyolojik, sosyal ve toplumsal yönleri olan çok faktörlü bir olaydır. Her sosyokültürel düzeyden, her türlü inanışa sahip bireyde intihar düşüncesi ortaya çıkabilir. İntihar düşüncesi kişinin yaşadığı umutsuzluk ve acı ile ilgilidir. Kişi kendini o kadar umutsuz hisseder ki ölüm gibi tamamen bir yok oluş ona umut gibi gözükebilir. Yaşadığı acının bitmeyeceğine, düzelemeyeceğine inanan kişinin intihar düşünceleri, bir süre sonra intihar planına ve girişimine dönüşebilir” diye konuştu.
Ölmek istediğini söyleyen kişiler dikkate alınmalı
“Bireyin intihar edebileceğini veya intihar etmeye meyilli olduğunu gösteren işaretleri tespit etmek, intiharı önlemede anahtar rol oynar” diyen Dr. Öğretim Üyesi Dilek Sarıkaya, şunları söyledi:
“Bir kişi ölmek istediğinden ve acılarından kurtulmaktan bahsediyorsa, internetten veya çevresinden ateşli silah, toksik/kimyasal madde gibi intihar araçlarını araştırıyorsa, değerli eşyalarını dağıtıyor, vasiyet bırakıyor ve çevresindekilerle vedalaşıyorsa, kendi içine çekiliyor, kendini soyutluyor, başkalarına yük olmaya başladığından bahsediyor, öfkeli davranışlar sergiliyor, umutsuzluktan ya da yaşamak için bir nedeni olmadığından bahsediyorsa, canını tehlikeye atacak riskli davranışlar sergiliyorsa, yaşadıkları acıya son verme düşüncesi ile intihar etme eğiliminde oldukları göz önünde bulundurulmalıdır.”
En yaygın neden; depresyon
İntihar eden kişilerin büyük çoğunluğunun teşhis edilebilir bir ruhsal hastalığı olduğunu kaydeden Dr. Öğretim Üyesi Dilek Sarıkaya, “Depresyon, tamamlanmış intiharların en yaygın nedenidir. Bipolar bozukluk, madde kullanım bozuklukları, psikoz ve kişilik bozuklukları da intihar girişiminde bulunan bireylerde görülebilen diğer ruhsal hastalıklardır. Depresyonun eşlik ettiği anksiyete bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluk ve yeme bozuklukları da intihar davranışı açısından belirgin risk taşımaktadır. Kanser, inme, organ ve işlev kaybının yaşandığı acı veren ve kronik nitelikteki fiziksel hastalıkların varlığında da intihar davranışları gözlenebilmektedir” uyarısında bulundu.
Ergenlik ve yaşlılık dönemlerine dikkat!
Cinsiyet açısından intihar davranışları değerlendirildiğinde intihar girişimlerinin kadınlarda daha yüksek olduğunu belirten Dr. Öğretim Üyesi Dilek Sarıkaya, “Ancak erkeklerin daha ölümcül intihar yöntemlerini kullanmaları nedeniyle intihar sonucu ölümler, erkeklerde daha fazladır. İntihar oranları ergenlik ve yaşlılık döneminde daha yüksektir. İş kaybı yaşayanların, kırsal kesimden kentsel alana veya farklı bir ülke ya da bölgeye göç edenlerin intihar riski daha yüksektir. Bazı mesleklerde (çiftçiler, emniyet mensupları, askeri personeller, doktorlar, veteriner hekimler, hemşireler) diğer mesleklere göre daha yüksek oranlarda intihar davranışına rastlanmaktadır. İntihar araçlarına ulaşmanın kolay olması, iş stresinin fazla olması, profesyonel yalıtılmışlık, yardım arama konusunda isteksiz olma intihar riskini yükselten önemli nedenlerdendir” diye konuştu.
İntihardan bahseden herkes ciddiye alınm