HZ. ZEYNEP

Her şeyden evvel bizleri "Allah'ın farzdan evvel farzı olan Ehl-i Beyt" gerçeği ile buluşturarak Ehl-i Beyt külliyatını yazan Prof. Dr. Haydar Baş hocamıza sonsuzcasına selam, saygı ve dualar…

"Hz. Zeyneb ve Hz. Masume" muhterem hocamızın Ehl-i Beyt eserlerinin son halkası. Eseri okuduğunuzda mübarek annelerimizin manevi boyası ile boyanıyor; kendinizi kâh Kerbela'da, kâh Kum şehrinde onlarla beraber hissediyor ve manevi kokular alıyorsunuz.

Hz. Zeyneb, Hz. Fatıma ve Hz. Ali'nin üçüncü çocuğudur. Resûlullah'ın ilk kız torunudur. Dünyaya teşrif ettiklerinde Resûlullah, Cebrail inerek bana şöyle buyurdu diyecektir: "Hak Teâlâ, bu kıza Zeyneb ismini verin; zira bu ismi Levh-i Mahfuz'da yazmışız, buyurmaktadır."

Hz. Peygamber, "Bu kıza saygılı davranın; zira O, Hatice-i Kübra gibidir." buyurmuşlardır. Hz. Zeyneb'e "Ben-i Haşim'in akîlesi" derlerdi. Özel sıfatlarla bezenmiş bir nur halesi gibiydi.

Hz. Hüseyin Kerbela'nın şehidi, Hz. Zeyneb ise şahididir. Faciadan sonra Ehl-i Beyt'ine sahip çıkmış, onların sığınağı ve dayanağı olmuştur. Ehl-i Beyt'in hayatta kalan tek erkek ferdi İmam Zeynelabidin'i defalarca kendini siper ederek ölümden kurtarmıştır. Yiğitliğin, doğruluğun, mertliğin, zalimin zulmüne direnmenin, hakkaniyetin, fedakârlığın adı Zeyneb annemiz; Kerbela'nın kadın komutanı ve direnişin sembolüdür.

En az ağabeyi Hz. Hüseyin kadar cesur; yedi kardeşini, üç yeğenini, iki oğlunu Kerbela'nın susuz çöllerinde kaybeden; başı gövdesinden ayrılmış Hüseyin'in toza belenmiş vücuduna bakıp "Allah'ım, bu kurbanı bizden buyur" diyecek kadar şahadetine sahip çıkan Hz. Zeyneb…

Kesilmiş başların mızraklara takıldığı, Ehl-i Beyt kadınlarının çıplak develere bindirilerek şehir şehir dolaştırıldığı o "esirler kervanının komutanı"dır.

Muaviye'nin Yeşil Sarayı'nda davullar çalınır, ziyafet sofraları kurulur, köçekler oynatılırken, Yezid taraftarları zevk ile kendinden geçmiş, İmam Hüseyin'in kesik başını bir tepside sergilerken mel'un YezİT'e hitaben, şöyle haykırır Zeyneb annemiz:

"Bizi aç susuz ve sefil bıraktığına, bizim varlığımızı tehlikeye soktuğuna inanıyorsun, zincire vurup el pençe durdurup üstünlük kurduğunu zannediyorsun. YezİT bu yaptıkların Allah'a karşı kibirlilik davasıdır. Resûlü tanımamaktır. Sen Hazreti Hamza'nın ciğerlerini yiyen Hind'in soyundansın. Senin karakterin şeytanın en çirkin halidir. Ehl-i Beyt'in katilisin. Bizim tek sığındığımız Allah'tır. Gerçekleri göremeyen gafil baban Muaviye ve sen ortadan kaldırmak istediğin İslam dini kıyamete kadar payiadar kılındı. Allah'a şükürler olsun ki, bu savaşın galibi siz değil biziz. Size kıyamete kadar lanet bize de rahmet okunacak."

Özetini buraya aldığımızın hitabetinin sonunda Zeyneb annemiz; bu davayı sen kazanmadın diyerek ve lanet YezİT'in yüzüne tükürerek konuşmasını bitirmiştir.

 

 

Hz. Zeynep Ana ile YezİT'in yüzleşmesi sırasında, İmam Hüseyin'in küçük kızı Rukiye'nin hiç durmadan ağlaması üzerine lain YezİT, "Niye ağlıyor bu çocuk?" diye bağırır. Hz. Zeyneb, "babası İmam Hüseyin'i görmek istiyor onun için ağlıyor" der. YezİT "Getirin şunun babasını" der. Şehit Hüseyin'in bala batırılmış başı tepsi içinde ortaya getirilir. Lanetullah YezİT ayağı ile İmam Hüseyin'in dişlerine basarak "Bak babana" deyince küçük Rukiye orada üzüntüyle Hak'a yürür ve kefensiz olarak Emevi Camisi yanında bulunan boş araziye defnedilir.

Muaviye'nin hilafete getirdiği YezİT, İmam Hüseyin Efendimizi katlettirip; Bedir Savaşı'nın intikamını aldık diyecek ve bununla övünecek kadar imansız bir mel'undur. Hayatı ağıza alınmayacak en deni ve en pislik cürümleri işlemekle geçen mel'un YezİT, sahabe neslinden on binlerce masum insanı katlettirecek kadar kudurmuş bir azılı domuz idi.

Hz. Zeyneb Ana Kerbelâ'nın kadın kahramanıdır. Hz. Zeyneb'i anlatmadan elbette Kerbelâ anlatılmaz. Ciğerleri pareleyen uzun bir konuşma da kahpe Kûfe halkına karşı yapar Zeynep anamız.

Konuşmanın tam metni yarınki yazımızda…

HZ. ZEYNEP
Adem Birinci

HZ. ZEYNEP